Peygamber Sevgisi | Fuzûlî

 

 

Suya versün bağbân gülzârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek verse min gülzâre su


“ Bahçıvan boşuna yorulmasın; gül bahçesini sele versin, mahvetsin.

Çünkü bin gül bahçesini sulasa senin yüzün gibi bir gül açılmaz. “

Fuzûlî, Su Kasidesî, 5

 

 

 

EZAN’I MAKAMLA OKUMAK | MAKAMLAR

Musikinin Ruha etkisi 1000 yıldan beri bilinmekte olup birçok hastalıkların tedavisinde ve özellikle psikolojik rahatsızlıklarda, yakın zamana kadar müzik ve makamlardan yararlanılmıştır. Büyük İslam Alimi Fârâbî’nin tedavi amacıyla geliştirdiği musiki makamları günümüze kadar ulaşmıştır. Yine büyük İslam alimlerinden İbn-i Sina’nın “Şifa” adlı yazmasının 12. bölümü, 24 sayfa; 6 makale halinde musikiyi kapsamaktadır.

İran, Suudi Arabistan ve Mısır’da ezan okunurken sadece hicaz ve rast makamları kullanılmaktadır. Türkiye’de ise ezan 15’e kadar ulaşabilen değişik makamlarda okunabilmektedir.

Türkiye’de okunan ezanların genellikle makamları şunlardır.

Sabah ezanı: Sabá makámında okunur. “Es salátü hayrun mine’n nevm” (Namaz uykudan daha hayırlıdır) kısmında, sabahın diğer ezanlardan farkını vurgulamak için, hüseyni, dilkeşháverán, bestenigár, çagah gibi başka makamlara geçiş yapılabilir. Sonunda yine sabá makamıyla bitirilir.

Öğle ezanı: Rast makamında okunur ama makamın seyir özellikleri dikkate alınarak içine bayati de girer karcihar da. Bazen neva da olur.

İkindi ezanı: Hicaz Makamında okunur. Osmanlı döneminde perşembe günleri Cuma’nın yaklaştığını belirtmek için daha neşeli seslere sahip bir makam olan nihavent ile okunurmuş.

Akşam ezanı: Segah ya da dügah makamında, diğer vakitlere göre daha çabuk okunur.

Yatsı ezanı: Uşşak ve hicaz veya nadiren rast makamları ile okunur.

İç ezan: Bu ezan da cuma namazında ilk sünnet kılınıp hatip hutbe okumak için minbere çıktığında okunur. Öğle ezanı gibi bayáti veya uşşák makamında okunur.

Cenazeler için ve Cuma öncesi okunan salâ ise Hüseynî makamda okunur.

Uzmanlara göre Huşu ile dinlenmesi halinde makamla okunan ezanların faydaları saymakla bitmez.

SABA MAKAMI: Mevlevi tarzı. Şecaat, cesaret, kuvvet, rahatlık ve huzur verir.

Seher vaktinde çok daha etkilidir. Şarkılarda, genel olarak hüznü temsil eder…

Saba makamıyla okunan sabah ezanı, bedenler sımsıcak yataklarda yüce Rabbimizin lütuf ve keremiyle istirahat ederken, yine O’nun cc. emrinin, nağme nağme muhtaç gönüllere akışını sağlar. “Essalat’ü hayr’ün minen nevm” mesajı, işin püf noktasıdır. Yani “namaz uykudan hayırlıdır” uyarısı ile seher vaktinin iç huzurunu, okşarcasına Allaha dostluk köprüsüyle birleştirir. Manevi duyguların püfür püfür estirildiği yüzyıllara şahitlik eder…

RAST MAKAMI: Gündüz ve salı günleri etkisi daha fazladır. Soğuk organlar olan kemik, beyin ve yağlara etkilidir. Fazla uyumayı engeller. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı olur. Özellikle çocuk bünyesinde nem hâkim olduğu için, oluşan dengesizlikleri düzeltir. Akıl hastalıklarına iyi gelmektedir. Sarı safra bağlantılıdır. Erkek karakter gösterir. Tedavi değeri yüksek olan dört esas makamdan birisidir. Sefa, neşe, iç huzuru ve rahatlık verir. Felç illetine devada yardımcıdır. Başa ve göze etkilidir. Kaslara tesiri vardır. En eski makamlardandır. Farsça “doğru” “dosdoğru” “sağ” ve “gerçek” demektir. Spazmı çözücü özelliği nedeniyle spastik ve otistik hastaların tedavisinde yararlıdır.

HİCAZ MAKAMI: Sıcak özellik gösterir. Yatsıdan sabaha kadar olan zamanda etkisi daha fazladır. Kuru-soğuk nedenli hastalıklar için faydalıdır. Kemiklere, beyne ve çocuk hastalıklarına tedavi edici etkisi vardır. Üro-genital sisteme ve böbreklere etki gücü fazladır. Alçakgönüllülük duygusu verir. Düşük nabız atımını yükseltir ve göğüs bölgesi de diğer önemli etki alanıdır. En eski makamlardandır. Adını Hicaz bölgesinden almıştır.

SEGAH MAKAMI: Kuşluktan akşama kadar etkilidir. Hararetten meydana gelen şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır. Beyin nöronlarına etkisi vardır. Mistik duygular oluşturur. XIV. Yüzyıldan eskidir.

UŞŞAK MAKAMI: Fecirden-kuşluk vaktine kadar ve günbatımından sonra etkisi fazladır. Beyaz balgam, gece ve dişi bağlantılı olup, perşembe günü özellik gösterir. Kalp, ayak rahatsızlıkları, nikriz (damla) ağrılarına faydalıdır. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları verir. Çocukların bütün organlarını etkileyen kuru ve sıcak yellerde ve büyük erkeklerde görülen ayak ağrılarına faydalıdır. Derin aşk ve mistik duyguların ifade vasıtasıdır. En eski makamlardandır. “Aşıklar” anlamına gelir. Uyku ve istirahat için de faydalıdır, gevşeme hissi verir.

HÜSEYNİ MAKAMI: Sabah ve gün ağarırken etkilidir. Sabah- öğle arası etkisi daha fazladır. Bu nedenle öğleden önce salâ’lar, bu makamda okunur… Cumartesi özel günüdür. Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık verir ve ferahlatıcı özelliği vardır. Karaciğer, kalp, mide ve ruhların iltihabını söndürür ve yok eder. Mide hararetini giderici özelliği vardır. Barış duygusu verir. İç organlara etkilidir. Tabiat ile birleştirir. İçindeki, gizli pentatonik yapı sebebiyle, kendine güven ve kararlılık duygusu verir. Bundan dolayı otistik ve spastik hastalara faydalıdır. En eski makamlardan biridir. Anlamı “küçük sevgili” ve “Hüseyin ile ilgili” demektir.

Resim: Müezzinin Çağrısı – Halid Naci (1875-1927)

Mihrabiye

Hiç Düşündünüz mü?

Sahi, siz hiç düşündünüz mü? Zaman hızla akıp giderken bunun farkında olup hiçbiri şeyi değiştirmek istemeyişinizi, öylece kalakalmış bir vaziyette çaresizce kabullendiğiniz oldu mu hiç? Sizce de artık bu duruma son vermek gelmedi mi hiç içinizden? Ne zaman vazgeçeriz bu hadsiz gururumuzdan!?

Bir sabah uyandığınızda, artık yeni şeyleri kabul etmeye yeğleyiniz kendinizi. Bırakın bir kenarda dursun akıp giden zaman; siz sadece güzel anılar biriktirmeye odaklayın kendinizi ve yarınlarınızı..

Sevgi ile dostça | MRP

Vasiyet

Allah’ın selamı üzerine olsun yavrum

Biliyorsun dünyada karışık durum

Sana bir vasiyyet edeyim dinle

Ne ekersen dünyada gelir seninle

İtler kopuklar senin arkanda yavrum

Akılları senin aklında yavrum

Seni kandırıp ayırmak için Rabbinden

Çalışırlar durmadan bir sat dinlenmeden

Sinema spor vesairelerle seni,

Meşgul ediyorlar dinle bak beni.

Okudunsa bilirsin ecdat nasıl çalışmış

Biraz daha dirense dünyayı alacakmış

Rabbin soracak sana, akıl vermiştim bil

Hayat uyku değildir, eğlence ise asla.

Gör ne olur evladım insanlar hasta

Bismillah ile başlar, ilk önce ilim

Sonra ibadetle Allah kerim

Sen meşkul olursan fotoroman vesair

Akoğlan, karaoğlan sonra kebair

Diyor ki hadisinde habibullah,

<<Kim kime benzerse ondan olur>> billah(1),

Benzeme kefereye şekil ve ruh yapın ile

Al ondaki aklı çalışıp aklın ile

Fen teknik bizim diyorlar inanma.

Gerçeğin bir ucunu bak anlatayım sana

Cebir bizim(2) ilk atılan ok bizim(3)

Ayı ilk keşfeden asırlar öncesinden(4)

İlk defa uçan insan(5) gemiyi yapan bizim(6)

Bitki de konuşurmuş batı buna gülerken

Şimdi kabul ettiler <<Biz bulduk bunu derken>>

Tüm canlılar sudan topraktan dönme(7)

Bu gerçeği ilk defa bildiren âyet bizim.

Dahası adı geçen astronomik olayda,

<<Uzay bitişikti>> bildiren âyet bizim(8)

Güneşin döndüğünü hayat etmezken batı

Yasin suresinde bildiren âyet bizim(9)

Hele polen tozunu yeni bulurken ilim(10)

On dört asır önceden bildiren âyet bizim.

Ah…daha nice niceler

Senin dev gördüğün sahte cüceler

Ah anlatabilsem dönen dolapları

Her zaman nefretle anacaksın onları

Onlara sakın kanma Yüce Rabbine dön

Çıkardılar seni raydan şimdi rayına dön

Adımını doğru at lağıma düştü biri

Zararın neresinden dönersen olur iyi

Kalbini gösterip de sakın bu yeter sanma

Münafık oyunudur, yavrum aldanma

Bu vasiyetimi ağlayarak yazdım ben

Belki sen okurken çürür giydiğim kefen

Ölüm bizim içindir, başkasına düşünme.

Sende gireceksin bir gün kabir içine

Öyle bir şeydir anla Rabbimizin sır ilmi

Bir kiraz çekirdeğe gömülünce çürüyüp

Sonra kütük oluyor yer yüzünde büyüyüp

Bunları düşünürsen kendine geleceksin

Yine de inanmazsan gidince göreceksin(11)

 

 

  1. Sünen-i Tirmizi
  2. Cebiri, Cabir isminde bir müslüman bulmuştur
  3. Havan topunu ilk Fatih bulmuştur
  4. Müslümanların ilim ve medeniyetlere hizmetleri. Osman Keskinoğlu
  5. Ahmet Çelebi
  6. Nuh(AS) Gemisi
  7. Kur’an-ı Kerim, Hadis-i Şerif
  8. Enbiya/30
  9. Yâsin39/40
  10. Râd/3 – Zâriyat/49
  11. Mahkum Duygular Emine Şenlikoğlu (Özkan)

Hayata Dair Bir Kaç Kelam, Vesselam Hepsi Bu

 
Hayat;
Dostluklar, eğlenceler, unutulmayan hatıralar, anılar, çekip gidenler, kaybolanlar, unutulması gerekenler ve  daha fazlası..
Ve zaman…
Salise, saniye, dakika, saat, gün, ay, yıl, seneler bunlardan ibaret. Her gün aynıymış gibi ama aslında her şeyin farklı olduğu bir ömür… 
Paha biçilmez kişiler, yerler, zamanlar ve unutulmayan anılar kısacası her şey.


Kişi hayata gelirken, süt gibi bembeyaz bir ak defterle hayata gözlerini açar. Kimileri bu defteri ilk günkü gibi tertemiz tutar, kimileri ise defteri karalamaktan, nefsine hakim olamamaktan başka bir şey yapmaz. Onun çabası her gün beyaz sayfa açmak, ertesi günün akşamında tekrardan karalamak…

Her an her şey olabilir, biz bu inancın bilincinde olarak yaşamak zorundayız ve adımlarımızı buna uygun olarak, oldukça düzgün atmakta fayda var. Yeri ve zamanı gelir, elimizden hiç bir şey gelmez…

İnsan iradesine layık yaşamaya gayret göstermeli ama çoğu zaman bunu başaramıyor. Her şey istediğimiz gibi gitmiyor çoğu zaman ama biz buna rağmen irademize sadık kalıp, bu inancımıza sımsıkı sarılmalıyız ki, kendimizi iyi hissedebilelim. İnsanlara iyi ve güzel örnek olmalıyız ki bizden sonra gelen nesillere de bu bilinci, öğrendiklerimizi doğru bir şekilde aktarabilelim. Tabii ki bizimde elimizden bir tutan, bize nasihat veren kişilerde olacaktır. Buna inanın! İnanmak, O işin biteceğini önceden bilmektir derler.

Hayat, aslına bakarsanız hayatı anlamak yerine, ona uygun hareket edebiliriz. Bazı şeyleri bazen öğrenmeden onun var olduğunu bilmek gerek ve hayatta bunlardan biri.
Çokta zor olmasa gerek birlik ve beraberlik çerçevesinde hayata bakabilmek, ben zor olduğuna inanmıyorum açıkçası. Neyse hayatı anlamak zor, 
Hayatın bazı belli başlı kuralları vardır. Kimilerini bize öğretirler, kimi kuralları ise bir yaşayarak öğreniriz. Günlük hayatta buna ”tecrübe” adı veriyorlar…

Ve benim tecrübelerim;
Var olanın dışına çıkmak, kabullenilmiş durumu aşmak, hayata tat vermek, ek seçenekler eklemek, her şeyi hatalarıyla kabul etmek. Her neyse söze gireyim hemen. Biz aslında kendimiz olmalıyız, kendi özümüzü yaşama çabası içerisinde olmalıyız. Yeri gelir örnek aldığımız kişiler ve kişilikler olur. Yani kısacası bizimde en azından bir iki kelime hakkımız, fikir sahibi olmamız gerek. Kendimizi bir başkasının hayatında var sayıp ona uygun davranmamalıyız. Kısaca özümüzü kendi üzerimizde şekillendirmeliyiz…

WordPress.com Tarafından Desteklenen Web Sitesi.

Yukarı ↑