Kalpleri Öldüren Sekiz Şey | İbrahim b. Ethem

Bir grup İbrahim b. Ethem’e, “Dua edin icabet edeyim.” ayeti varken dualarına niçin icabet edilmediğini sordu. O da: “Çünkü kalpleriniz ölüdür.” dedi. Onlar kalpleri öldüren şeyin ne olduğunu sordular. İbrahim b. Ethem de bunun sekiz sebebi olduğunu söyleyerek saymaya başladı:

Allah’ı bildiniz fakat hakkını yerine getirmediniz.
Kur’an okudunuz fakat sınırlarına uymadınız.
Allah ve resûlunu sevdiğinizi iddia ettiniz fakat sünnetiyle amel etmediniz.
Ölümden korktuğunuzu iddia ettiniz fakat ona hazırlık yapmadınız.
Allah, şeytanın sizin düşmanınız olduğunu söyledi fakat siz isyan fiillerinde ondan yardım aldınız.

Ateşten korktuğunuzu iddia ettiniz fakat bedenlerinizi onun içine attınız.
Cenneti istediğinizi söylediniz fakat onun için amel etmediniz.
Yataklarınızdan kalktığınızda kendi ayıplarınızı arkanıza atıp insanların ayıplarını göz önüne serersiniz.
Rabbinizi aldatmaya kalktınız, O da size niye cevap versin.

Peygamber Sevgisi | Fuzûlî

 

 

Suya versün bağbân gülzârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek verse min gülzâre su


“ Bahçıvan boşuna yorulmasın; gül bahçesini sele versin, mahvetsin.

Çünkü bin gül bahçesini sulasa senin yüzün gibi bir gül açılmaz. “

Fuzûlî, Su Kasidesî, 5

 

 

 

EZAN’I MAKAMLA OKUMAK | MAKAMLAR

Musikinin Ruha etkisi 1000 yıldan beri bilinmekte olup birçok hastalıkların tedavisinde ve özellikle psikolojik rahatsızlıklarda, yakın zamana kadar müzik ve makamlardan yararlanılmıştır. Büyük İslam Alimi Fârâbî’nin tedavi amacıyla geliştirdiği musiki makamları günümüze kadar ulaşmıştır. Yine büyük İslam alimlerinden İbn-i Sina’nın “Şifa” adlı yazmasının 12. bölümü, 24 sayfa; 6 makale halinde musikiyi kapsamaktadır.

İran, Suudi Arabistan ve Mısır’da ezan okunurken sadece hicaz ve rast makamları kullanılmaktadır. Türkiye’de ise ezan 15’e kadar ulaşabilen değişik makamlarda okunabilmektedir.

Türkiye’de okunan ezanların genellikle makamları şunlardır.

Sabah ezanı: Sabá makámında okunur. “Es salátü hayrun mine’n nevm” (Namaz uykudan daha hayırlıdır) kısmında, sabahın diğer ezanlardan farkını vurgulamak için, hüseyni, dilkeşháverán, bestenigár, çagah gibi başka makamlara geçiş yapılabilir. Sonunda yine sabá makamıyla bitirilir.

Öğle ezanı: Rast makamında okunur ama makamın seyir özellikleri dikkate alınarak içine bayati de girer karcihar da. Bazen neva da olur.

İkindi ezanı: Hicaz Makamında okunur. Osmanlı döneminde perşembe günleri Cuma’nın yaklaştığını belirtmek için daha neşeli seslere sahip bir makam olan nihavent ile okunurmuş.

Akşam ezanı: Segah ya da dügah makamında, diğer vakitlere göre daha çabuk okunur.

Yatsı ezanı: Uşşak ve hicaz veya nadiren rast makamları ile okunur.

İç ezan: Bu ezan da cuma namazında ilk sünnet kılınıp hatip hutbe okumak için minbere çıktığında okunur. Öğle ezanı gibi bayáti veya uşşák makamında okunur.

Cenazeler için ve Cuma öncesi okunan salâ ise Hüseynî makamda okunur.

Uzmanlara göre Huşu ile dinlenmesi halinde makamla okunan ezanların faydaları saymakla bitmez.

SABA MAKAMI: Mevlevi tarzı. Şecaat, cesaret, kuvvet, rahatlık ve huzur verir.

Seher vaktinde çok daha etkilidir. Şarkılarda, genel olarak hüznü temsil eder…

Saba makamıyla okunan sabah ezanı, bedenler sımsıcak yataklarda yüce Rabbimizin lütuf ve keremiyle istirahat ederken, yine O’nun cc. emrinin, nağme nağme muhtaç gönüllere akışını sağlar. “Essalat’ü hayr’ün minen nevm” mesajı, işin püf noktasıdır. Yani “namaz uykudan hayırlıdır” uyarısı ile seher vaktinin iç huzurunu, okşarcasına Allaha dostluk köprüsüyle birleştirir. Manevi duyguların püfür püfür estirildiği yüzyıllara şahitlik eder…

RAST MAKAMI: Gündüz ve salı günleri etkisi daha fazladır. Soğuk organlar olan kemik, beyin ve yağlara etkilidir. Fazla uyumayı engeller. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı olur. Özellikle çocuk bünyesinde nem hâkim olduğu için, oluşan dengesizlikleri düzeltir. Akıl hastalıklarına iyi gelmektedir. Sarı safra bağlantılıdır. Erkek karakter gösterir. Tedavi değeri yüksek olan dört esas makamdan birisidir. Sefa, neşe, iç huzuru ve rahatlık verir. Felç illetine devada yardımcıdır. Başa ve göze etkilidir. Kaslara tesiri vardır. En eski makamlardandır. Farsça “doğru” “dosdoğru” “sağ” ve “gerçek” demektir. Spazmı çözücü özelliği nedeniyle spastik ve otistik hastaların tedavisinde yararlıdır.

HİCAZ MAKAMI: Sıcak özellik gösterir. Yatsıdan sabaha kadar olan zamanda etkisi daha fazladır. Kuru-soğuk nedenli hastalıklar için faydalıdır. Kemiklere, beyne ve çocuk hastalıklarına tedavi edici etkisi vardır. Üro-genital sisteme ve böbreklere etki gücü fazladır. Alçakgönüllülük duygusu verir. Düşük nabız atımını yükseltir ve göğüs bölgesi de diğer önemli etki alanıdır. En eski makamlardandır. Adını Hicaz bölgesinden almıştır.

SEGAH MAKAMI: Kuşluktan akşama kadar etkilidir. Hararetten meydana gelen şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır. Beyin nöronlarına etkisi vardır. Mistik duygular oluşturur. XIV. Yüzyıldan eskidir.

UŞŞAK MAKAMI: Fecirden-kuşluk vaktine kadar ve günbatımından sonra etkisi fazladır. Beyaz balgam, gece ve dişi bağlantılı olup, perşembe günü özellik gösterir. Kalp, ayak rahatsızlıkları, nikriz (damla) ağrılarına faydalıdır. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları verir. Çocukların bütün organlarını etkileyen kuru ve sıcak yellerde ve büyük erkeklerde görülen ayak ağrılarına faydalıdır. Derin aşk ve mistik duyguların ifade vasıtasıdır. En eski makamlardandır. “Aşıklar” anlamına gelir. Uyku ve istirahat için de faydalıdır, gevşeme hissi verir.

HÜSEYNİ MAKAMI: Sabah ve gün ağarırken etkilidir. Sabah- öğle arası etkisi daha fazladır. Bu nedenle öğleden önce salâ’lar, bu makamda okunur… Cumartesi özel günüdür. Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık verir ve ferahlatıcı özelliği vardır. Karaciğer, kalp, mide ve ruhların iltihabını söndürür ve yok eder. Mide hararetini giderici özelliği vardır. Barış duygusu verir. İç organlara etkilidir. Tabiat ile birleştirir. İçindeki, gizli pentatonik yapı sebebiyle, kendine güven ve kararlılık duygusu verir. Bundan dolayı otistik ve spastik hastalara faydalıdır. En eski makamlardan biridir. Anlamı “küçük sevgili” ve “Hüseyin ile ilgili” demektir.

Resim: Müezzinin Çağrısı – Halid Naci (1875-1927)

Mihrabiye

“ Ey Ademoğlu! ”

Allâh(c.c) şöyle buyurmaktadır: Ey Âdemoğlu! Hiç kimsenin gücünden ve sultanlığından korkma! Benim sultanlığım durduğu müddetçe. Ve benim sultanlığım asla sona ermez! Ey Âdemoğlu, rızkın darlığından korkma, Benim hazinelerim dolu olduğu müddetçe, ve şunu da bil ki: benim hazinelerim asla bitmez! Ey Âdemoğlu ben seni ibadet için yarattım. Öyle ise oynama. Ve senin rızkına kefil oldum, bundan dolayı kendini yorma. Uzuvlarını değil kalbini üzüntü ile yorma diyor. Kolların, bacakların çalışırken: Kalbin Allâh’a tevekkül etmelidir. Seni ibâdet için yarattım, öyle ise oynama. Rızkına kefil oldum, kendini yorma. İzzetime ve celâlime yemin ederim ki: Benim taksim ettiğim ile razı olursan, Kalbini ve bedenini rahatlatırım. Ve benim inimde övülenlerden olursun. Ama eğer benim taksim ettiğimle razı olmazsan, İzzetime ve celâlime yemin ederim ki: Dünyayı sana musallat ederim. Vahşi hayvanların yabanda koştuğu gibi koşarsın ve sonunda yine benim sana taksim ettiğim nasibini alırsın. Ey Ademoğlu, ben yerleri ve gökleri yarattım Ve bunları yaratırken yorulmadım, zorlanmadım. Sana bir ekmek vermek; bana zorluk verebilir mi? Ey Ademoğlu, benden yarının rızkını isteme! Benim senden yarının amelini istemediğim gibi. Ey Ademoğlu, ben seni seviyorum. Öyle ise benim de hakkımdır ki; senin sevdiğin olayım.

Şeyh Muhammad Metwali Alsharawi

Hiç Düşündünüz mü?

Sahi, siz hiç düşündünüz mü? Zaman hızla akıp giderken bunun farkında olup hiçbiri şeyi değiştirmek istemeyişinizi, öylece kalakalmış bir vaziyette çaresizce kabullendiğiniz oldu mu hiç? Sizce de artık bu duruma son vermek gelmedi mi hiç içinizden? Ne zaman vazgeçeriz bu hadsiz gururumuzdan!?

Bir sabah uyandığınızda, artık yeni şeyleri kabul etmeye yeğleyiniz kendinizi. Bırakın bir kenarda dursun akıp giden zaman; siz sadece güzel anılar biriktirmeye odaklayın kendinizi ve yarınlarınızı..

Sevgi ile dostça | MRP

Sabret Sabır Et

Yeryüzü dediğin koca bir MABET
Geldik bu mabede, maksat İBADET
3 günlük dünya için gayret üstüne GAYRET
Edebi bir hayat için gayret yok HAYRET
Ezanlar ederken secdeye DAVET
Hep yarın diyorsun Oysa kim bilir?
O beklediğin yarın Belki de KIYAMET

Milâdî Yıl Başına İthafen Mehmet Akif Ersoy

Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum?
Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.
Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yıl başına!
Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!
Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar.
Gördümki, noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.
Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete.
Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed’e ne Mehmed’e.
Ey Âlem-i İslâm’ın baş tacı, büyük Türkiye!
Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!

 

Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, Kiminin maymunu var, kiminin “Noel babası!”
Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter.
Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.
Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde.
Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde.
İslâmdır bu vatanın dini, kitabı Kur’an-ı Kerim’dir.
Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır.
Kalamaz bu böyle Fatihin, Yavuzun diyarı, Noel kutlamada, geçerek hiristiyanları.

Maziyi düşündüm de, hayran oldum istiklâle Ecdadıma söz verdim, varmak için istikbâle, Çanakkale’de şehidlerim kefensiz yatıyor!..
Sakarya’nın rengi, hâlâ kıpkızıl kan akıyor!..
Şehidlik, gazilik şerefidir Müslümanların.
Düşmanlara alkış tutmak, işidir alçakların.
Şu alçakça yaşayanların aklına yanayım.
Gel ölüm gel, neredesin? Kanımla yıkanayım!
İstemem bu hayatı, Sultan etseler cihanda.
Ölürüm, şerefimle yatarım, toprak altında

 

Mehmet Akif Ersoy

Otobiyografi’MRP

MRP,
Mahsun Ramazan Pural, 1996 Yılında Giresun’un Alucra İlçesinde doğdum. İlk Öğretim 2. Sınıfa kadar Alucra’da okudum, daha sonrasında ise 2003 Yılında Sakarya’nın Hendek İlçesine taşındık. İlk ve Orta öğrenimimi burada yani Hendek’te tamamladım. 2015 Yılında Sakarya Üniversitesi Ali Fuat Cebesoy M.Y.O’ya başladım, henüz mezun olamadım. Bu dönem mezun olacağım.
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencisiyim. İnsanlarla ilişki kurmayı seviyorum, insanlarla ilişki kurmanın zor olduğunu biliyorum, zorda olsa yapacağıma inanıyorum, kendime güveniyorum. Günümüzde bir başkası ile iletişim kurarken, ne konuşacağımızı bilmemekten istifade kimin ile, ne konuşacağız ? Konusunda karamsarlıkla dolu bir çağda başarılı olmayı hedefliyorum. Dürüstlükten, sevgiden, saygıdan ödün vermeden tamamen bu vizyonu benimseyerek bir hayat sürdürmeyi planlıyorum.

Hobilerimden bahsedecek olursak;
Doğayı seviyorum çünkü; Kendimi ne zaman yeşil ile mavinin arasında bulsam, doğanın sesleri bana her eşlik ettiğinde kendimi huzurlu hissediyorum. Bu arada, ben hiç bir zaman şehir ortamını sevemedim, kalabalıkları ortamları sevemiyorum… Şehrin gösterişli, şatafatlı ışıkları beni etkilemiyor. Bu durumun farkındayım. ” Sürdürülebilir ” bir ortamın sorumluklarının bilincindeyim, bizden sonraki gelecek nesillere, Doğallık adına bir şeyler bırakabilmek, saf ve narinliği koruyabilmenin bizim ellerimizde olduğunu düşünüyorum.

Kaşif; (Gezgin- keşif yapan) yeni bir şeyler bulmak, görmek ve ya keşfedildiğinde mutlu oluyorum. Ayrıca var olanın, sahip olduğumuz her şeyin, yani gözümüzün önünde duran fakat bugüne kadar hiç fark edemediğimiz şeyleri yeniden kurcaladığım da, aslında asıl keşfin ”insanın ta kendisi ” olduğunu görebildiğim de, yaşadığımı ve sorumluluk sahibi bir birey olduğumu hatırlıyorum.

Deneme ve blog yazmayı seven bir kişiliğim var; Bu sayede kendimi özgürce ifade edebildiğimi düşünüyorum, ayrıca eleştirel bir yaklaşımda bulunmayı, bir şeyleri eleştirmeyi, farklı düşünmeyi, olaylara ve var olanlara farklı yönlerden yaklaşmayı hep benimsemişimdir bu güne kadar ve benimsemeye de devam edeceğim… İnsanların aynı düşündükleri, aynı renkleri sevdiği bir dünya bana çok sıradan geliyor ve bu durum beni çok rahatsız ediyor ( Sırf sevdiğimiz bir insan o eylemi yapıyor diye, o filmi izliyor, o müziği dinliyor diye biz de o eylemi sevmek, izlemek, dinlemek durumunda değiliz diye düşünüyorum ) Tabi ki tüm değerlerimizden tamamen farklı olmak zorunda değiliz, bilmediğimiz, fikrimizin olmadığı ve diğer durumlarda değer verdiğimiz ve fikir sahibi bildiğimiz büyüklerimize danışmakta çokça fayda vardır, her zaman için geçerlidir.

Farklı dilleri ve kültürleri öğrenmeyi, farklı yemekleri tatmayı ve çok daha farklı olan şeyleri öğrenmeyi ve kendimi bir çabanın içinde olduğumu hissettiğimde mutlu oluyorum. Bu arada yabancı dil olarak İngilizce ilgimi çekmekte, uğraş alanlarım çerçevesinde hep en ön sıradadır. Yabancı dil öğrenmeyi hep heves etmiştim, bu yüzden Yabancı Dil Kursu’na gittim ve oradan mezun oldum. İngilizce, Fransızca  ve biraz da Rusça kelime hafızam var ve farklı milletlerden arkadaşlık edinmeyi seviyorum. Yabancı dizilere de oldukça ilgiliyimdir, ”Merlin, Sherlock Holmes vb.” gibi dizilerin tüm serilerini izledim ve bundan çokça keyif aldım.  Yakın zamanda bir Avrupa Ülkesine veya Ülkelerine gitmeyi planlıyorum.

Sanırım bana dair her şey bu kadar, vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim, Sevgilerimle  MRP

Vicdan Sömürgesi

Vicdan ve sömürge. 

Sürekli insanların vicdanını kullanarak onlarla iletişim kurmayı kesin artık! Sizler ne sevgiyi ne de saygıyı hak etmiyorsunuz! Bireylerin merhametlerine bilinçsizce sığınır oldunuz! Lütfen ama lütfen insanları kullanmaktan

V A Z G E Ç İ N   

Emin olun bu vazgeçiş, sizin için en doğru seçim olacaktır, hayatınızda bir kere de olsa vazgeçmeyi düşünün, vazgeçmezseniz bile bir dakika düşünün, sizleri düşünmeye yeğlemek bile bir güç. 

Mesela,,

Fotor_146782178063672

 

Şöyle sakin bir yer olsa mesela, haddinden fazla sakin ve bir o kadar da huzurlu hissettiren. Bir omuz olsa mesela, buz gibi soğuk olmasına rağmen sımsıcak ısıtsa. Bir gülüş olsa mesela unuttursa hüzünleri..

Bir dokunuş olsa mesela, güzelleştirse tüm kalan yarınları..

WordPress.com Tarafından Desteklenen Web Sitesi.

Yukarı ↑